Muş Alparslan Üniversitesi
 
Akademisyenlerimiz TRT Canlı Yayınında Koğak’ı Tanıttı

Akademisyenlerimiz, Bulanık ilçesindeki Koğak (Dokuzpınar) Köyünün tarihi ve kültürel değerleri hakkındaki çalışmalarını TRT’nin canlı yayınında anlattı. Üniversitemizin destekleriyle Muş’un tarihi, kültürel ve sosyal değerleri hakkında yapılan akademik çalışmalar konusunda kamuoyunu bilgilendiren akademisyenlerimiz, son olarak TRT Kurdî’nin canlı yayınlanan “Nûçeyên Sibe” (Sabah Haberleri) programına katıldı. Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İrşad Sami Yuca ve İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Salmazzem, Koğak hakkında TRT muhabirinin sorularını cevapladı.

 

Canlı yayında ilk olarak, geçtiğimiz günlerde külliyemizde düzenlenen “Kadim Medrese ve Kültür Merkezlerinden Koğak” başlıklı programda ele alınan konulardan bahseden Doç. Dr. İrşad Sami Yuca, amaçlarının Muş’un tarihine iz bırakan şahsiyetleri ve kadim kültür mekânlarını yakından tanımak ve topluma tanıtmak olduğunu söyledi. 

 

Koğak’ın 2008’de Alparslan 1 Barajı’nın suları altında kalmasıyla tarihi pek çok değerinin de kaybolduğunu dile getiren Doç. Dr. Yuca, söz konusu değerlerin kayıt altına alınmamasının Muş adına önemli bir kayıp olduğunu söyledi. Yürütülen mevcut çalışmanın ve ileride yapılacak benzeri nitelikteki diğer yerel tarih çalışmalarının Koğak gibi özel yerlerin tanınmasına ve korunmasına katkı sunmasını umduklarını ifade etti.

 

Daha önce yine üniversitemizin katkılarıyla Muş’un bir başka değerli medrese ve kültür merkezi olan Mollakent hakkında da benzeri bir çalışma yaptıklarını hatırlatan Doç. Dr. Yuca, ‘Mollakent: Anadolu’da Kadim Bir Kültür ve Medrese Merkezi’ (Gece Kitaplığı, 2018) isimli kitabın o çalışmanın ürünü olduğunu belirtti. Doç. Dr. Yuca, üniversitemizin Bilimsel Araştırma Projeleri Merkezinin koordinatörlüğünde ve Dr. Mehmet Salmazzem’in yürütücülüğünde devam eden Koğak hakkındaki projenin tamamlanmasıyla da bir kitap yayınlanacağını kaydetti. 

 

“Koğak’taki mezar taşları, Selçuklu ve Akkoyunlu kültürlerinin izlerini taşımaktadır.”
Dr. Mehmet Salmazzem, öncelikle İslam medeniyetinin ilim dallarıyla ilişkisi hakkında bilgi vererek şöyle konuştu: “Bilgiyi ‘yitik malı’ olarak telakki eden bir anlayışa sahip olan Müslümanların yaşadıkları coğrafyalarda bıraktıkları en önemli miras, kuşkusuz ilim sahasında olmuştur. İslam coğrafyasının hemen hemen her bölgesinde bu anlayışa dair izler bulmak mümkündür. Nişabur, Bağdat, Irak, Suriye ve Cezayir’de birçok medrese inşa edilmiştir. Örneğin hicrî 10. yüzyılda sadece Dımaşk bölgesinde yüzlerce Dâru’l-Kur’ân, Dâru’l-Hadis ve mezheplere özgü fıkhî eğitim faaliyetlerinin icra edildiği medreseler kurulmuştur. Aynı şekilde Diyarbakır, Silvan ve Cizre bölgelerinde de birçok medrese inşa edilmiştir.

 

Koğak’taki mezar taşları üzerinde bulunan kayıtlara istinaden köyün İslam ile tanışmasının takriben 800 yıl öncesine uzandığını söylemek mümkündür. Koğak’taki mezar taşları, Selçuklu ve Akkoyunlu kültürlerinin izlerini taşımaktadır. Şeyh Burahaneddin-i Koğakî’nin Hicri 751 yılında köyün vakfiyesini kurduğu bilgisine dayanarak Koğak’ın, takriben 700 yıl önce bir ilim ve irfan beldesi hüviyeti kazandığını söylemek mümkündür. 

 

Osmanlı kayıtlarında zaviyesi olduğu belirtilen Koğak’ın, muhitindeki yerleşim yerleri arasında önemli bir güzergâh olduğu anlaşılmaktadır. Osmanlı döneminde daha çok vakıf arazilerinden gelen gelirle ayakta kalabilen Koğak, yüzlerce talebe ve müderris yetiştirmiştir. Örneğin 1850’li yıllara ait muhasebe kayıtlarına istinaden Koğak’ta resmi müderris dışında pek çok talebenin de eğitim gördüğü anlaşılmaktadır. 

 

Koğak Medresesinde, 19. yüzyılda; Mele Resul-i Sipkî, Şeyh Mırad, Şeyh Mustafa ve Şeyh Fethullah-ı Verkansî gibi pek isimler müderrislik yaparken Cumhuriyet döneminde de Şeyh Maruf-i Koğakî, Mele Halil-i Koğakî, Mele Muhammed Sadık-i Tırtopî, Mele Resul-i Koğakî, Mele Şevket-i Koğakî ve Mele Sadeddin-i Lizî gibi isimlerin müderrislik yaptığı görülmektedir. Ayrıca Şeyh Halid-i Olekî, Şeyh Fehim-i Arvasî, Said Nursî, Sadreddin Yüksel, Mele Zeki Ekinci ve Mele Fadıl Binici gibi pek çok kişi de Koğak Medresesinde eğitim görmüştür. 

 

Koğak Medresesi bölgedeki diğer pek çok medrese gibi Rus işgali sırasında kapanmak zorunda kalmıştır. İşgalden ötürü Koğak halkının büyük çoğunluğu göç etmiştir ve bu göç sırasında birçok Koğaklı açlık, hastalık gibi sebeplerle hayatını kaybetmiştir. 1920’li yıllarda Koğak’ta medrese yeniden faaliyetlerine başlamış ve 2008’de baraj altında kalana kadar faaliyetlerini sürdürmüştür.”

 

Programda, Koğak medresesindeki müfredata ilişkin bilgiler de aktaran Dr. Salmazzem, Koğak Medresesinde sarf ve nahiv ile alakalı kitaplar dışında tefsir, hadis ve fıkıh disiplinlerine dair pek çok eserin de okutulduğunu dile getirdi.